Perşembe, Mayıs 10, 2007

ağız kokusu

salı günü işimdeki - daha doğrusu eski işimdeki - son günümdü. zaten son 3 haftadır ofisteki bitkilerden daha az iş yapıyordum, onlar en azından oksijen sağlama ve güzel gözükme işlevlerini yerine getiriyorlardı (çok saolun bu arada.) tüm motivasyonumu kaybetmiştim ve hiç arayıp bulmakla da uğraşmadım, ne de olsa gidiyordum... ve gittim...

iki gündür annemle sokaklarda geziyorum, dün okula gidip 2 yarıyıl daha uzatabilmek için hocalardan imza aldım, bugün de kalp hırıltımın ne olduğunu öğrenmek için doktora gittim, neyseki normalmiş, hırıltımla - veya doktorun deymiyle üfürüğümle - yaşayabilirmiş. mide fotoğraflarımın yanına birde kalp headshotlarım eklendi, diğer organlar kıskanmasınlar diye dua ediyorum.

etrafta gezinirken aklıma yüzlerce düşünce üşüşüyor, hatta o anda 2 paragraf yazı yazabilecek malzeme hazırlıyorum. sonra eve gelip bunları yazmayı istiyorum ama eve gelene kadar üstlerinden başka yüzlerce paragraf geçmiş oluyor ve hepsi birbirine karışıyor, aklımda geriye de hiçbir şey kalmıyor. ne zaman aklımdan "bak bu konu hakkında şöyle düşünüyorum, öyleyse böyle yazarım" geçirsem hemen başka bir konu atlıyor ve "hani bana hani bana" yapıyor. bilirsiniz kimseyi kırmak istemem, o konu hakkında da düşünmeye başlıyorum ve bir zincirleme başlıyor, başım doluyor, düşünceler birbiri üstüne istifleniyorlar ve sonunda "yeter bea amma doldu burası" diyip kulaklarımdan akıp gidiyorlar. umarım daha iyi birer beyin buluyorlardır, tek dileğim budur...

aklımda sadece müzik yazıları kalıyor, "şimdi şu grup hakkında bunu yazarım, şu adamın şu fotosunu kullanırım." bazen müzik düşüncelerim VIP veya ÇÜŞ düşüncelermiş de aklım başka işe çalışmıyormuş gibi hissediyorum.

hoş bu blog olayını abartmışta olabilirim, sonuçta kimse bana para vermiyor buraya yazayım diye, verseler süper oldurdu da neyse... o anda ne yazmak istiyorsam onu yazma özgürlüğümün olması güzel, editör ağız kokusu yok... örneğin bu yazıda olduğu gibi :)

Hiç yorum yok: